Herşey ilk üç yaşta gizli

New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin yazdığı kitaplarda katıldığı programlarda özellikle çocuk gelişiminde ilk üç yaşın önemini vurguluyor. Ayrıca 30 milyon kelime kitabının yazarı Dr. Dana Suskind; üç yaşın sonunda yüz milyar nöron (sinir hücresi) taşıyan insan beyninin, fiziksel büyümesinin yüzde seksen beşini tamamladığını belirtiyor.

Bir düşünün düşünme ve öğrenmenin temelinin büyük bir bölümü 3 yaşına kadar oluşuyor. Dr. Selçuk Şirin çocuk gelişimi için çok önem arz eden bu dönemde ne yapmamız gerektiğini ise üç kelime ile özetlemiş: KONUŞ – OYNA – GEZ

Kimi aileler farkında bile olmadan bu üçlüyü çocuklarıyla beraber bu süreçte yapıyor fakat kimi aileler ise sadece konuşma kısmını yapıyor. Maalesef o da direktif vermeden öteye geçemiyor. Oysa her çocuk muhteşem bir potansiyelle doğuyor. Ve bu potansiyeli korumak ailelerin elinde!

KONUŞ:

Suskind kitabında bir çalışmadan bahsediyor. Bu çalışma ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocuklarının başarısının neden diğerlerine nazaran iyi olduğu ile ilgili. Sonuç olarak; sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerin çocuklarının işittikleri kelimelerin, düşük olanlara kıyasla daha çok olduğu ortaya konulmuş. Bu demek oluyor ki çok kelime duyan 0-3 yaş arası çocuklar ileriki hayatlarında daha çok başarılı oluyor. Fakat kelimeden kastı elbette ki farklı kelimeler değil ya da yapma etme dokunma kırma gibi olumsuz kelimeler de değil. Suskind daha çok çocukla konuşan ailelerden bahsetmiş. Bunun için en güzel araç çocuklara kitap okuma, çevreyi anlatma, bir şeyi neden yapmaması gerektiğini açıklama ve onların sorularını çok uzun tutmadan cevaplamak olabilir. Kısacası iletişim kurma.

OYNA:

Benim en sevdiğim kısım bu. Oynamak. İlla oynadığınız oyunun bir sonuç vermesi gerektirmiyor. Yani çocuğa bir şey öğretmek için çabalamanıza gerek yok bence. Hatta oynadığınız oyunun bir amacı da olmasına gerek yok. Sadece çocuğun hatta sizin de eğlenmeniz yeter. Tabii ki televizyon ya da bilgisayar karşısına geçip oyun oynamaktan ya da başkasına ya da çocuğun kendine zarar verebilecek oyunlardan bahsetmiyorum. Onun hayal dünyasına katılmaktan bahsediyorum.

GEZ:

İşte bu kısım bana biraz zor geliyor.  Belki çocuklarımın yaşları küçük olduğundandır. Bir yandan da yurtdışından ülkemize 5 küçük çocuğu ile gelen – ki yaşları 2 den başlayıp 1 er yaş atlayarak sıralı gidiyor- misafirimizi düşünüyorum. Ve böyle pek çok anne baba çocuklarını almış rahatça ülke ülke gezdiklerini görüyorum. Durumu biz zorlaştırıyoruz sanki gibi geliyor. Elbette geziden kasıt illa şehir dışı ya da ülke dışı değil. Çocuklarla çıkılan bir doğa gezinin de çok faydalı olacağına inanıyorum.

Demem o ki aslında bize dayatılan 16 yıllık eğitim sürecinden çok daha önemli bir süreç olan o ilk üç yıllık hep es geçilmiş. Oysaki muhteşem potansiyelle doğan her bir çocuk ailelerinin gayretiyle hayata 1-0 önde başlayabilme imkanına sahip.

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir